Euroleague’de Dikkatle İzleyeceğimiz Çaylak Oyuncular

Önümüzdeki sezon Euroleague‘de yine birbirinden heyecanlı ve keyifli maçlar bizleri bekliyor olacak. 3 temsilcimizin, Anadolu Efes, Darüşşafaka, Fenerbahçe‘nin, yer alacağı Avrupa’nın zirvesindeki ligde ilk kez sahne alacak birbirinden yetenekli oyuncular da bulunuyor. İşte bu isimler arasında en dikkat çekenleri sizler için derledim ve tek tek inceledim, sezon boyunca da performanslarını yakından takip edeceğim. Keyifli okumalar.

Tyler Ennis (Fenerbahce)

PG – 1.88 – 1994

Lakers: 54 maç 12.6 dakika 4.1 sayı %25.0 3sayı 1.8 ribaund 1.9 asist

Ennis aslında 2016-17 sezonun ikinci bölümünde Lakers forması ile iyi işler çıkarmıştı ama geçtiğimiz sezon isteneni vermedi. Hem süreleri düştü ve hem de yüzdeleri. Bu nedenle Avrupa’da forma giymeye ve kariyerini tekrar yükseltmeye sıcak bakıyor. Ennis genel anlamda net bir oyun kurucu olarak adlandırılabilir, iyi bir saha görüşü ve pas yeteneği var, topa yön vermeyi, ikili oyunları organize etmeyi ve gerektiğinde skor katkısı yapmayı biliyor. Ayrıca iyi de bir şutör olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hem ceza atışlarında hem de dribbling üstü atışlarda yüzdeleri yüksek. Oyunu basit oynamayı seven bir guard, ekstra hareketlerden ya da aşırılıktan kaçınıyor ve tercihleri iyi. Savunmada da gayretli, çalışkan ve hırslı bir isim. Ancak gerek genç olması gerekse ABD dışına ilk defa çıkacak olması genel adaptasyon ve özellikle Euroleague sertliğine uyum açısından zorlayıcı olacak. Lakers son 2 sezondur savunması ya da disiplinin ön planda olan bir takım olmadı ve hedeflerininde olmaması, rahat olmaları Ennis’in de aynı şekilde mental olarak sıkıntı yaşamamasını sağladı. Sarı lacivertlilerde ise ciddi bir baskı altında olacak ve Wanamaker’dan sonra transfer edilmiş olmanın etkisiyle de büyük bir yük olacak omuzlarında. Olgun ve soğuk kanlı bir oyuncu olması ve gerek NCAA’de gerekse NBA’de süre aldığı anlarda kritik yerlerde sahneye çıkabilecek psikolijiye sahip olması bu zorlukları aşma ihtimalini arttıracaktır. Ama saymış olduğum bu mental eksiklerinin yanında atletizm, patlayıcılık ve penetre sonu bitiriciliği artı topa baskı konusunda da geliştirmesi gereken çok nokta var eksi olarak sayabileceğimiz. Özetle sarı lacivertliler Larkin, Delaney ve Wilbekin gibi tecrübeli, hemen katkı verebilecek artı Avrupa basketbolunu çok iyi tanıyan guardlardan vazgeçerek, genç, yetenekli ama bir çok soru işareti barındıran bir guarda gitmeyi tercih ediyor. Umarım uzun seçimlerinde Bennett ve Thompson ile büyük bir yanılgıya düşen Fenerbahçe bu kez aynı problemleri guard rotasyonunda yaşamaz…

Nigel Williams-Goss (Olympiacos)

PG – 1.91 – 1994

Eurocup: 9 maç 29.9 dakika 17.0 sayı %50.0 3sayı 2.8 ribaund 6.3 asist 1.6 topçalma

Geçtiğimiz sezon Partizan forması ile skorer kimliği sayesinde adından sıkça söz ettirmişti genç guard Nigel Williams-Goss. NCAA’nin köklü okullarından Gonzaga çıkışlı olan Goss, ilk profesyonel kontratını aldığı Partizan‘da Avrupa basketboluna alışmakta hiç zorlanmadı. Sürati, deliciliği, yüksek yüzdeli üçlükleri ile komple diyebileceğimiz bir hücum silahı. Hatta göründüğünden çok daha pasör bir guard aynı zamanda, Partizan gibi sınırlı bir kadroda bile takım arkadaşlarını besleyip onlara uygun pozisyonlar hazırlayabilmişti. Elbette genç yaşı, hücumda zaman zaman süratli olmak ile aceleci davranmak arasında kalması, yanlış ve istikrarsız tercihleri ve en önemlisi savunmadaki düşük enerjisi ona Euroleague seviyesi için soru işareti ile yaklaşılmasına neden oluyor. Ama koç Blatt’ın bu tarz guardlar ile gerek Maccabi’de gerekse Darüşşafaka’da nasıl uyum sağladığını, onları nasıl geliştirdiğini de çok iyi biliyoruz. Üstelik Olympiakos’ta yanında Spanoulis gibi bir üstat da olacak.

Thomas Walkup (Zalgiris Kaunas)

G – 1.93 – 1992

FIBA Şampiyonlar Ligi: 26 maç 26.7 dakika 11.0 sayı %36.7 3sayı 4.3 ribaund 4.2 asist 1.8 topçalma

BBL’de bu sezon Ludwigsburg çok önemli başarılara imza atmış, FIBA Şampiyonlar Ligi‘nde de Final Four’a kalmıştı. Yakalanan bu seviyenin mimarları arasında Amerikalı çaylak guard Thomas Walkup da vardı. Onun liderliğinde Ludwigsburg yüksek tempoda, keyif veren ve bol skor üreten bir takım haline dönüştü. Enerjisi, saha görüşü, çok yönlü oyunu ve gerektiğinde skor bulabilme yeteneği ile bir sonraki seviye için hazır olduğunu göstermişti.

Kyle Kuric (Barcelona)

SG – 1.93 – 1989

Eurocup: 19 maç 24.3 dakika 15.3 sayı %43.3 3sayı 3.5 ribaund 1.4 asist 13.9 verimlilik

Avrupa basketbolunda “ne iş yaparsın, sabaha kadar atarım ağabey” tarzında bir şutör bulmak artık pek kolay değil. Özellikle tecrübesi ve konsantre olduğunda bir şutör olmasının yanı sıra çok da tehlikeli bir skorer dönüşebilen bir silahtan bahsediyorsak. İşte Slovak asıllı Amerikalı guard Kuric tam da bu tanımlara uyuyor. Gran Canaria’da yükselişe geçen kariyerini Zenit’te taçlandırmaya devam ederken tam 3 kere tümör nedeniyle beyin ameliyatı olmuş ama buna rağmen basketbola geri dönmüş ve en üst seviyede devam etmiş müthiş bir profesyonelden harika bir karakterden bahsediyoruz ayrıca. İşte tüm bu özellikler onu neredeyse her takım için aranan adam yapıyor. 

Shavon Shields (Baskonia) 

G/F – 2.01 – 1994

Eurocup: 14 maç 25.5 dakika 11.7 sayı %35.7 3sayı 3.1 ribaund 2.3 asist 1.2 topçalma

İtalya Serie A’da Trento’nun üst üste ikinci sezonda da final oynamasını sağlayan ana faktörlerden biri olan Shields, beklendiği gibi Euroleague takımlarının ilgisini çekmeyi başardı. Her ne kadar takımını şampiyonluğa taşıyamasa da final serisinde çok iyi bir performans sergilemişti. Hücumda çok yönlü bir oyuncu olan Shavon Shields için komple bir skorer diyebiliriz rahatlıkla. Bunun yanında savunmada mesai harcamayı seven ve enerjisini orada da parkeye koyan bir isim. 1, 2 ve 3 numaraları savunabiliyor. Tecrübe konusunda biraz eksiği olsa da koç Martinez ve Baskonia onun için en doğru adres. Hem gelişim sürecini rahatlıkla devam ettirebilecek ortamı bulur hem de yüksek tempoda oynayan İspanyol ekibinde kendisini daha fazla parlatma, gösterme fırsatını yakalar.

Tony Crocker (Khimki) 

G/F – 2.00 – 1987

Eurocup: 8 maç 12.3 sayı %45.0 3sayı 2.0 ribaund 1.0 asist 1.1 topçalma

Ülkemizde daha önce Yeşilgiresun forması da giymiş olan Crocker, Ukrayna, Macaristan, Finlandiya, Kıbrıs, Yunanistan, İsrail ve Çin liglerinde de forma giymiş olan gezgin bir oyuncu. Skorer kimliği ile ön plana çıkan tecrübeli forvet, yüzdeli üçlükleri ve güçlü fiziği ile yaptığı penetreler ile ön plana çıkıyor. Dribbling üstü şutu da olan ve kendi şutunu yaratabilen Crocker, savunmada da çalışkan bir oyuncu, rakip takımın önemli skorerinin başına verebileceğiniz derecede disiplin, zeka ve güce de sahip. Özellikle Darüşşafaka ve Anadolu Efes’e yeni yapılanmalarında çok faydalı olabilecek bir isimdi, hatta Nunnally’i kaybeden Fenerbahçe’nin bile düşünmesi gereken bir opsiyondu…

Darrun Hilliard (Baskonia)

G/F – 1.98 – 1993

G-League: 40 maç 20.5 sayı %39.3 3sayı 4.5 ribaund 3.7 asist 1.1 topçalma

Solak oyuncu hem 2 hem de 3 numarada görev alabiliyor. Çok süratli bir oyuncu değil, atletik özellikleri orta seviyede ve patlayıcılığı sınırlı belki ama üst düzey bir basketbol IQ’su ve pozisyonuna göre güçlü bir fiziği var. Bu avantajları ile birlikte her iki elini de kullanarak potaya gidebildiği gibi orta mesafe şutlarda da rahatlıkla skor üreten bir isim. Ayrıca önemli bir 3 sayı tehditine de sahip. Toplu olduğu kadar topsuz oyunda da verimli bir isim, potaya yaptığı akıllı katlar ya da perdelerden çıkarak kendine yarattığı boş atış fırsatları ile de skor katkısı verebilen bir isim. Onun için rahatlıkla komple bir skorer diyebiliriz. Ama bunun yanında bencil biri isim de değil, aksine şut-pas tercihleri iyi diyebiliriz, takım arkadaşlarını da beslemeyi biliyor. Savunmada da oldukça verimli bir isim, genelde rakip takımların en iyi skorerini tutma görevi ona veriliyor, 1, 2, 3 numaralı pozisyonların tamamını savunabiliyor. Özetle Avrupa basketboluna uyum sorunu yaşamayacak ve bence fark yaratacak bir isim. Nunnally ile yollarını ayıran Fenerbahçe’nin de onunla ilgilenmesi gerekirdi, KAÇAN BALIK…

Alec Peters (CSKA Moskova)

PF – 2.06-1995

NBA: 20 maç 11.2 dakika 4.1 sayı %31.0 3sayı 1.9 ribaund

4 numaralı pozisyonda görev alan Peters’ın en büyük silahı yüksek yüzdeli 3 sayılık atışları. Bunun yanında mobil bir uzun ve topu yere vurabiliyor. Genç ve enerjik olması ile birlikte her iki pota altında da ribaundlar konusunda etkili bir isim. Atletik bir uzun değil ama savunmada rakibi iyi okuyan, konsantre ve pozisyon bilgisi yüksek olan bir uzun. Oyunun her iki alanında da yüksek basketbol IQ’sunu hissettiren bir oyuncu. Avrupa basketboluna rahatlıkla uyum sağlayacağını düşünüyorum.

Earl Clark (Buducnost) 

PF – 2.08 – 1988

BSL: 26 maç 8.6 sayı %34.4 3sayı 5.1 ribaund

Amerikalı uzun dış şut tehditi ile her zaman özel bir silah oldu. Ayrıca atletizmi ve çabuk ayaklara sahip olması onu yüzü dönük de bir tehdit yapıyor. Ama mental olarak çok kırılgan olması ve maçların içerisinde özellikle savunmadaki konsantrasyon eksikleri Beşiktaş’a çok zarar verdi. Euroleague seviyesinde özellikle sertlik ve savunma anlamında ciddi problem yaşayacağını düşünüyorum. Yine de Buducnost gibi mütevazi bir takımda hücum performansı ile ekmek yiyebilir.

Zach LeDay (Olympiakos) 

F/C – 2.01 – 1994

İsrail Winner Ligi: 37 maç 32.3 dakika 19.5 sayı %37.3 3sayı 8.0 ribaund 1.7 asist 1.3 blok 1.0 topçalma

Virginia Tech çıkışlı genç Amerikalı forvet ilk profesyonel kontratını İsrail’in Galil Giboa takımından kaptı ve bu sezon onu İsrail Winner Ligi’nde izleme şansımız oldu. Boyalı alanda güçlü fiziği ve atletizmi sayesinde etkin olabilen Zach LeDay, dış şutlarda da iyi iş çıkardı bu sezon ve komple bir hücum silahına dönüştü, İsrail Ligi’nin sayı kralı olmayı başardı. Bunları yaparken savunmada ve ribaundlarda da mesai harcamayı sevmesi ve enerjik olması onu değerli kılıyor. Euroleague seviyesi için belki biraz erken ama koç Blatt’ın maharetli ellerinde alacağı süreleri iyi değerlendirerek adından sıkça söz ettirebilecek bir potansiyele sahip.

Johnny O’Bryant (Maccabi Tel Aviv)

F/C – 2.05 – 1993

NBA: 4.8 sayı %32.6 3sayı 2.6 ribaund

O’Bryant her iki uzun pozisyonunda da görev alabiliyor. Atletik özellikleri ve çabukluğu ön planda olmasa da hem alçak postta çok fazla pivot hareketine sahip olan, iki elini de kullanabilen hem de yüzü dönük tehditleri olan bir uzun. Orta mesafe hatta 3 sayı tehditi de var, topu yere vurup potaya da gidebiliyor. Güçlü fiziğini hem box-outlar konusunda hem de perdelemelerde iyi kullanan O’Bryant, çabuk elleri ve güçlü sezgileri ile ribaundlarda da aktif bir uzun. Kariyeri boyunca hem motivasyonu yüksek, oyunun sürekli için olan ve koçlar tarafından kolay yönetilebilen bir oyuncu oldu. Ayrıca çalışkan bir oyuncu olduğu için de sürekli gelişimini sürdürdü. Top kaybına fazlasıyla meyilli bir uzun. Özellikle alçak postta karşılaştığı ikili sıkıştırmalara karşı pas tercihlerinde sıkıntı yaşıyor. Ayrıca bazen dribbling ve penetre konusunda kendisini bir guard zannedip gereksiz yere kalabalığın içine girebiliyor ki yine top kaybıyla sonuçlanıyor bu durumlar. Bloklar ve ribaundlar konusunda beklentilerin altında kalıyor çünkü dikey sıçraması üst seviyede değil. Açık alanda fazla etkili olamıyor çünkü süratli bir uzun değil. Bakalım genç uzun ilk Avrupa tecrübesinde Euroleague sertliğinde neler yapacak.

Jordan Mickey (Khimki Moskova)

F/C – 2.02 – 1994

NBA: 23 maç 12.3 dakika 4.0 sayı 3.5 ribaund

Atletik özellikleri ile ön plana çıkan Mickey, yetenek paketi yüksek bir oyuncu. Özellikle savunma tarafında Euroleague’de fark yaratabilecek bir isim. Hücumda da mobil ve çabuk bir uzun olmasının avantajını açık alanda kullanabiliyor ve ikili oyunları yüksek yüzde ile bitirebiliyor. NBA’de 4 numarada görev alsa da Avrupa basketbolunda hem 4 hem de 5 numarada süre alabilir. Khimki’ye geçtiğimiz sezon Robinson’un getirdiği enerjiyi, blok tehditini ve atletizm üstünlüğü verebilecek bir isim. Bunların yanında profesyonellik seviyesi Robinson’dan yüksek ve ona göre daha iyi bir takım oyuncusu. Özetle Khimki’nin bu hamleyle pota altında bir seviye daha yukarı çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Tarik Black (Maccabi Tel Aviv)

F/C – 2.06 – 1991

NBA: 58 maç 9.5 dakika 3.1 sayı 2.9 ribaund

Kansas mezunu olan ve draft edilmeden NBA sahnesine çıkmayı başaran Black, ilk kontratını 2014 yazında Rockets’dan almış, sonrasında Los Angeles Lakers’da da forma giymişti. Üstün ve güçlü fiziği onu her iki pota altında da etkili bir ribaundçu yapıyor, ayaklarını yere sağlam bastığı zaman onu itebilmek oldukça zor. Diğer taraftan atletik özellikleri de NBA seviyesinde. Hücumda ise ikili oyunlarda etkili bir silah, hareketli topla buluştuğunda Euroleague seviyesinde onu engelleyebilecek çok az oyuncu var. Sadece temsilcilerimiz için değil bir çok Euroleague takımı için KAÇAN BALIK oldu… Bazen de beklemek daha avantajlı olabiliyor…

Joel Bolomboy (CSKA Moskova)

C – 2.06 – 1994

G-League: 30 maç 16.3 sayı 9.6 ribaund 1.1 asist

CSKA Moskova, Hines ve Hunter’ın yanına daha fizikli daha çok gerçek 5 numara diyebileceğimiz bir takviye yapmış oldu. Bolomboy, anne tarafından Rus olduğu için yakında vatandaşlık aralarak VTB Lig’de yerli statüsünde oynayabilecek. Bu nedenle de ayrıca değerli bir hamle. Boyalı alandaki sertliğin bir üst seviyeye çekilmek istedikleri maçlarda ve rakiplerin fizikli uzunlarına karşı yardım getirmeden savunma yapmak istedikleri bölümlerde Bolomboy, her iki pota altında da onlara istediklerini verecektir. Savunma ribaundları konusunda da takıma büyük bir katkı vereceğini düşünüyorum. Hücum tarafında da önemli bir potansiyele sahip, eksiklerini yavaş yavaş giderdikçe değerli bir skor opiyonu da olur.



Hakkında basketboltahmin

Mutlaka bakın

İspanya Liga Endesa iddaa tahmin ve analizleri

FC Barcelona – Leyma Coruna İddaa Tahmini 03.11.24

İspanya Liga Endesa 6. hafta mücadelesinde FC Barcelona Pazar günü saat 14:30’da Leyma Coruna ile …